Yeni bir yaklaşım, yaş grupları arasında ve hatta erkekler ve kadınlar arasında daha da fazla olan hormonal düzenleri dikkate almaktan ibarettir.
Yağ, iki cinsiyette farklı şekilde düzenlenir ve dolaşımdaki steroidler tarafından koşullandırılır ve modüle edilir.
Vücut kompozisyonu ergenlik zamanını önemli ölçüde etkileyebilir: Vücut yağlanmasındaki artış ve kadınlarda erken ergenlik gelişimi doğrudan ilişkilidir, erkek popülasyonunda ise tam tersi olur.
Sindirim sistemi yeme davranışı için doğrudan beyinle konuşur. Merkezi sinir sistemi, vücudun enerji rezervleri hakkında beyne bilgi ileten merkezi hormonal sinyallerin üretimi yoluyla iştahın düzenlenmesinde kilit bir rol oynar.
Dopaminerjik devrenin bir parçası olan sözde ödül/ödül devreleri, son derece lezzetli olarak adlandırılan ve beyinde uyuşturucu gibi davranan belirli yiyecek türleri (yani yağ, basit şekerler ve tuz açısından zengin yiyecekler, doğal olarak tercih edilen maddeler) tarafından aktive edilebilir.
Yiyeceklerin glisemik yükünü azaltmak ve yavaş yavaş daha az tatlı meyve ve sebze çeşitlerine geçmek mümkündür. Ayrıca, Ketojenik Diyet olası bir yaklaşım olabilir.
Lifler genellikle aşırı hormonlar da dahil olmak üzere zararlı maddelerin bağırsak emilimini azaltır ve bakterioidetlerle yoğun bir bağırsak mikrobiyotasının oluşumunu kolaylaştırır.
Yeşil yapraklı meyveler, sebzeler ve baklagiller, dolaşımdaki serotonini artıran yüksek miktarda folik asit içerir.
İnek sütü ve türevleri, diyet yönergelerine göre güvenle tüketilebilir, ancak kısmen pirinç, yulaf, badem ve fındık içecekleri (ki bunlara kalsiyum ilave edilir) ile ikame edilebilir.
Prepubertal çocukta, daha fazla tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ içeren kolesterol açısından zengin gıdalar sınırlandırılmalıdır.
Pubertal büyüme evresinde, hem kadında östrojen hem de erkekte testosteron, sentezleri için kolesterolden çekilecektir, bu nedenle, süt ürünleri gibi östrojen içeriği için yüksek risk taşıyan maddeler iken, kolesterol içeren gıdaların alımının arttırılması yardımcı olabilir ve soya azaltılmalıdır.
Eve dönüş mesajları:
Genler kader değildir: Genlerin obezite riskine katkısı az, toksik gıda ve aktivite ortamımızın katkısı ise çok büyük!
Obezite önleme ve tedavisi her zaman SAĞLIKLI YAŞAM TARZINI (eğitimden sağlıklı beslenmeye ve fiziksel aktiviteye) teşvik etmekten başlamalıdır.
Çocuklarda mikrobiyota ve hormonal örüntülerle ilgili kanıtlardan yararlanan yeni yaklaşımlar gelecekte obezite tedavisini geliştirmek için kullanılabilir.